Tarı anlamı nedir ?

Burak

New member
Tarı Anlamı Nedir? Bir Hikâyenin İçinde Köklenen Kelime

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün sizlerle sadece bir kelimenin anlamını değil, onun kalpte bıraktığı yankıyı da konuşalım istiyorum: “Tarı”.

Belki bir yerde duydunuz, belki ilk kez karşılaşıyorsunuz. Ama bazen bir kelimenin anlamı, sözlükte değil, bir insanın hikâyesinde saklı olur.

Ben de bugün size o hikâyeyi anlatmak istiyorum — çünkü bu kelime sadece bir “anlam” değil, bir bağ.

1. Bir Kelimenin Peşinde Başlayan Hikâye

Köyün en yaşlısı olan Tarı Ana, herkesin hafızasında farklı bir anlamla yer ederdi.

Kimi ona “bilge kadın” derdi, kimi “gönül gözü açık”.

Ama köyde hiç kimse onun adındaki o kelimeyi tam olarak açıklayamazdı.

Bir gün genç öğretmen Emir, tayinle o köye geldiğinde, ilk merak ettiği şey bu oldu.

“Tarı ne demek?” diye sordu köy kahvesinde.

Bir sessizlik oldu. Yaşlılar birbirine baktı.

Sonra biri, bardağını yavaşça masaya bırakıp şöyle dedi:

> “Tarı, evladım... anlatılmaz, hissedilir.”

O anda Emir’in içini garip bir merak kapladı.

Bir kelime nasıl olur da anlam yerine duygu taşırdı?

İşte o gün, Emir’in hem dil hem insan yolculuğu başladı.

2. Tarı Ana: Kadınların Kalbinden Gelen Dil

Tarı Ana, 80’ine yaklaşmış bir kadındı ama gözleri hâlâ canlıydı.

Köyde kim hasta olsa onun kapısını çalardı.

Bitkilerden merhem yapar, dualarla karıştırır, ama her şeyden önemlisi dinlerdi.

Hiç kimseye lafını kesmezdi, kimseyi yargılamazdı.

Köylüler derdi ki:

> “Tarı Ana konuşmaz, ruhunu dinler.”

Kadınlar onun yanında kendini güvende hissederdi.

Birine “dertliyim” dediğinde, Tarı Ana’nın cevabı hep aynıydı:

> “Dert, seni tanımak için gelir.”

O, dilin değil, duygunun ustasıydı.

Belki de bu yüzden “Tarı” kelimesi, kadınların yumuşak gücünün, empatiyle kurduğu bağın bir simgesiydi.

Sözcük değil, duyguydu.

Ağzından çıkmaz, kalpten kalbe geçerdi.

3. Emir ve Çözümün Peşindeki Akıl

Emir ise şehirde yetişmiş, her şeye “mantıkla yaklaşmayı” öğrenmiş bir adamdı.

Onun için her şeyin bir açıklaması, her duygunun bir nedeni, her olayın bir çözümü olmalıydı.

Bir gün Tarı Ana’yı ziyarete gitti.

Defterini açtı, kalemini hazırladı.

“Bana anlatır mısınız?” dedi. “Tarı kelimesi ne demek?”

Tarı Ana gülümsedi.

> “Evladım, senin kalemin kelime arıyor. Ama Tarı, kalemle yazılmaz. Kalple okunur.”

Emir anlamadı.

“Yani kültürel bir terim mi, yoksa duygusal bir ifade mi?”

Tarı Ana başını salladı:

> “Sen soru sorarken kelimeleri ölçüyorsun. Ben dinlerken kalpleri tartıyorum. Hangisi doğru sence?”

O an Emir sustu.

Hayatında ilk kez bir kelimenin anlamını mantıkla değil, hisle araması gerektiğini fark etti.

Belki de Tarı, aklın değil, kalbin kelimesiydi.

4. Kadınların Empatik, Erkeklerin Analitik Dili

Bu hikâyede Tarı Ana, kadınların dünyasını temsil ediyordu:

Empatiyle, sabırla, sözü eğmeden ama incitmeden söyleyen bir dünyanın sesi.

Emir ise erkeklerin bakışını:

Veriyle, analizle, çözümle açıklamak isteyen zihnin temsilcisiydi.

Kadınlar, duyguların altındaki hikâyeyi arar.

Erkekler, hikâyenin altındaki nedeni.

İkisi de değerlidir.

Ama bazen biri duygusuz kaldığında, diğeri de fazlaca hissedince denge bozulur.

Tarı kelimesi, belki de o dengeyi simgeliyordu:

Kalp ile akıl arasında kurulan köprü.

Tarı Ana bir gün Emir’e şöyle dedi:

> “Sen çözmek istiyorsun, ben dinlemek.

> Ama unutma evladım, bazen çözüm dinlemenin içindedir.”

Emir o sözleri not defterine değil, kalbine yazdı.

Artık bir anlam aramıyordu; bir hissi anlamaya çalışıyordu.

5. Tarı’nın Gerçek Anlamı: Kökten Gelen Bilgelik

Aylar sonra Emir, köyün arşivinde eski bir yazma buldu.

Orada “Tarı” kelimesiyle karşılaştı.

Eski Türkçede “Tarı” kelimesi, “ruh, öz, gönül bağı” anlamına geliyordu.

Yani bir şeyin içindeki canlılık, bağ kurma yetisi.

Kelimenin kökeni “tanımak”, “dokunmadan anlamak” fiillerine dayanıyordu.

Emir gülümsedi.

Demek Tarı Ana’nın adı boşuna değilmiş.

O, köyde sadece şifacı değil, insanın iç sesini duyan bir bilgeydi.

Yani adıyla yaşamış bir kadındı.

Ama Emir’in aklında hâlâ bir soru vardı:

“Peki Tarı sadece bir kelime mi, yoksa bir yaşam biçimi mi?”

Tarı Ana’nın son sözleri, bu soruya cevap gibiydi:

> “Evladım, Tarı bir kelime değil, insanın içindeki kök.

> Köküyle konuşan insan, lafı eğip bükmez.

> Sözü doğru, kalbi berrak olur.”

6. Hikâyenin Yankısı: Dilin Kalbe Dokunduğu An

Yıllar geçti, Emir köyden ayrıldı ama Tarı Ana’nın sözleri onun hayatına yön verdi.

Artık derslerinde sadece dilbilgisi değil, dilin kalbi üzerine konuşuyordu.

Öğrencilerine “Tarı”dan bahsederken şöyle derdi:

> “Her kelimenin bir sesi, bir anlamı ve bir ruhu vardır.

> Ama bazı kelimeler, seni anlatır. Tarı da onlardan biridir.”

Ve bir gün, bir öğrencisi ona sordu:

> “Hocam, sizce Tarı’nın bugünkü anlamı nedir?”

> Emir durdu, derin bir nefes aldı:

> “Bence Tarı, birine dokunmadan onu anlamaktır.

> Birini yargılamadan dinlemektir.

> Kırmadan, susmadan, empatiyle konuşmaktır.”

7. Forumdaşlara Sorular: Sizin Tarı’nız Ne?

Şimdi dönelim bize, sevgili forumdaşlar:

- Sizce “Tarı” sadece bir kelime midir, yoksa hayatın içinde hissedilen bir bağ mı?

- Birini anlamak için ille de konuşmak gerekir mi, yoksa sessizlik bazen daha çok şey söyler mi?

- Erkeklerin analitik, kadınların empatik yönleri bu tür kelimeleri nasıl şekillendiriyor sizce?

Belki de hepimizin içinde bir Tarı vardır —

kimimiz onu kelimelerle anlatır, kimimiz sessizlikle hisseder.

Ama eminim ki, anlam bazen sözde değil, yürekte saklıdır.

Ve belki de “Tarı anlamı nedir?” sorusunun tek doğru cevabı şudur:

Tarı, kalbin diliyle konuşabilmektir.