Duyarlı Ortalama Nasıl Hesaplanır ?

Burak

New member
Duyarlı Ortalama Nasıl Hesaplanır? Sayılar, Toplum ve Vicdan Arasında Bir Denklem

Selam forumdaşlar,

Bugün belki de teknik gibi görünen ama aslında derin bir vicdan meselesine dönüşen bir konuyu açmak istiyorum: duyarlı ortalama. Evet, matematiksel bir terim gibi duruyor ama mesele sadece rakamlar değil. Çünkü ortalama dediğimiz şey, toplumun nabzıdır; kimin sesi duyuluyor, kimin sesi kısılıyor, bunu gösterir.

Peki, duyarlı ortalama nasıl hesaplanır? Gerçekten eşitliği yansıtır mı? Yoksa çoğunluğun sessiz konforunu mu sürdürür?

---

Ortalama: Adaletin Gölgesinde Bir Rakam

Ortalama dediğimiz şey, bir grubun genel eğilimini bulmak için kullandığımız basit bir araç gibi görünür. Ancak işin içine “duyarlılık” girdiğinde, denklem bozulur. Çünkü duyarlılık, sadece sayıların eşit ağırlıkta olması değil, insanların eşit koşullarda değerlendirilmesi anlamına gelir.

Bir örnekle düşünelim:

Bir şirkette kadın çalışanların maaşı ortalama 30.000 TL, erkeklerin 40.000 TL. “Genel ortalama 35.000 TL” demek, kulağa eşitlikçi gelebilir ama adil değildir. Çünkü o ortalama, farkın üzerini örter. Yani, “duyarlı ortalama” dediğimiz şey, sayıları değil, arkasındaki hikâyeyi görme becerisidir.

Ama bunu yapabilmek için önce şunu kabul etmemiz gerekiyor: Matematik her zaman nötr değildir. Rakamlar bile, hangi toplumsal yapıda toplandıklarına göre anlam değiştirir.

---

Kadınların Duyarlılığı: Empatiyle Görülen Rakamlar

Kadınların duyarlı ortalama konusuna yaklaşımı genellikle insani bir eksenden ilerliyor. Onlar için mesele, rakamların ardındaki hayatı anlamak. Kadınlar, ortalama değerlerin ardında saklanan bireysel farklılıkları, görünmeyen adaletsizlikleri fark etmede güçlü bir sezgiye sahipler.

Bir kadın yöneticinin maaş adaletsizliğini fark ettiğinde verdiği tepki genellikle şu olur:

“Evet, ortalamamız artmış olabilir ama neden bazı kadınlar hâlâ bu tablonun dışında kalıyor?”

İşte bu bakış açısı, duyarlı ortalama kavramının kalbidir. Çünkü duyarlılık, sadece eşitliği değil, eşitliğin ötesinde adaleti arar. Kadınlar bu noktada, verinin duygusal boyutunu hesaba katar. “Rakam doğru olabilir ama his yanlışsa, sistem yanlıştır” derler.

Toplumsal cinsiyet eşitliği tartışmalarında da bu tutum kendini gösterir. Kadınlar genellikle “ortalama gelir”, “ortalama temsil”, “ortalama fırsat” gibi ifadelerin arkasındaki boşlukları sorgularlar. Çünkü onlar bilir: ortalama bazen sessizliğin istatistiğidir.

---

Erkeklerin Yaklaşımı: Çözüm Odaklı Duyarlılık

Erkekler ise bu konuya genellikle daha analitik yaklaşır. Onlar için “duyarlı ortalama” bir veri analizi sorunudur. Yani: “Nasıl ölçeriz, nasıl ağırlık veririz, hangi model en doğruyu gösterir?”

Bu bakış açısı da çok değerlidir. Çünkü toplumsal adaletin sadece duygusal değil, yapısal temelleri de olmalı. Erkekler genellikle çözüm üretmeye, sistem kurmaya yatkındır. Ancak bazen bu yaklaşım, insan faktörünü ikinci plana atabilir.

Bir erkek, “Eğer kadınların maaşını artırırsak ortalama dengelenir” diyebilir. Bu doğru bir matematiksel çözüm gibi görünür ama kadınların sistem içinde neden geride kaldığını sorgulamadığında, asıl duyarlılığı ıskalar.

Yani erkeklerin güçlü tarafı olan “çözüm üretme” yeteneği, kadınların “empatiyle fark etme” becerisiyle birleştiğinde, işte o zaman gerçek duyarlı ortalama ortaya çıkar.

---

Sayılar Ne Söyler, Toplum Ne Duyar?

Duyarlı ortalama, aslında toplumsal cinsiyetin matematikteki yansımasıdır. Çünkü her ortalama bir hikâye anlatır.

Bir ülkede kadınların eğitim süresi ortalaması 10 yıl, erkeklerin 13 yıl ise, “ülke ortalaması 11.5 yıl” demek, adaleti perdelemektir. Bu ortalama, eşitliği değil, eşitsizliğin yumuşatılmış halini sunar.

Sosyal adalet perspektifinden baktığımızda, ortalamayı değil, ağırlıkları tartışmamız gerekir. Kim daha az fırsatla o ortalamaya dahil oluyor? Kim daha fazla engelle karşılaşıyor?

İşte duyarlı ortalama, bu farkı hesaba katar.

Toplumun dışladığı grupların — kadınlar, LGBTİ+ bireyler, engelliler, göçmenler — katkılarını görünür kılmayı hedefler. Çünkü bu grupların verisi, çoğu zaman ortalamayı “bozduğu” gerekçesiyle dışlanır. Oysa onlar, ortalamanın en gerçek kısmıdır.

---

Duyarlı Ortalama Hesaplamak: Teknik mi, Ahlaki mi?

İşin matematiksel kısmı aslında basit: Duyarlı ortalama, her veriye aynı ağırlığı vermek yerine, dezavantajlı gruplara daha fazla ağırlık tanıyan bir hesaplama biçimidir.

Yani eşitsizlikleri düzeltmek için, denklemde vicdana yer açar.

Ama burada asıl soru şudur:

“Biz bu duyarlılığı gerçekten veriye mi, yoksa kendi çıkarımıza mı uyguluyoruz?”

Bir toplumda herkes kendi grubuna duyarlı ortalama uygularsa, adalet yine kaybolur. Duyarlılık, herkes için geçerli olduğunda anlamlıdır.

O yüzden, duyarlı ortalama hesaplamak sadece formül değil, etik bir duruş meselesidir.

---

Toplumun Aynasında Ortalamalar

Bakın, forumdaşlar, farkında mıyız bilmem ama biz her gün duyarlı ortalama yapıyoruz:

Bir haber okurken, “herkes böyle değil ama çoğu öyle” dediğimizde, kendi içimizde bir ortalama çıkarıyoruz.

Bir iş yerinde, “kadınlar genelde şu pozisyonda olur” dediğimizde, farkında olmadan adaletsiz bir ortalama yaratıyoruz.

O yüzden bu kavram, sadece bir hesaplama değil, bir farkındalık egzersizi.

Bir toplumun olgunluğu, ortalamaları nasıl yorumladığıyla ölçülür. Eşitlikçi bir toplum, ortalamanın arkasındaki azınlıkları görür; otoriter bir toplum ise, ortalamanın konforuna sığınır.

---

Forumdaşlara Sorular: Rakamlar mı, İnsanlar mı?

- Sizce duyarlı ortalama, adaleti sağlamak için yeterli bir yöntem mi, yoksa duygusal bir makyaj mı?

- Kadınların empati temelli, erkeklerin çözüm temelli yaklaşımı birleştiğinde gerçekten “eşitlikçi” bir sistem doğar mı?

- Ortalamalar bize gerçeği mi anlatıyor, yoksa gerçeğin üzerini mi örtüyor?

- Ve en önemlisi: Adalet, herkesin eşit sayıldığı bir ortalamada mı, yoksa herkesin farklı değerlendirildiği bir sistemde mi yaşar?

---

Son Söz: Duyarlılığın Ortalaması Değil, Ortalamanın Duyarlılığı

Belki de asıl mesele, ortalamanın ne olduğundan çok, neye duyarlı olduğudur.

Toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi konular, matematiğin bile tarafsız kalamayacağını bize hatırlatıyor.

Gerçek duyarlılık, sadece sayıların değil, insanların eşit şekilde temsil edilmesinde yatar.

Ve belki de “duyarlı ortalama” dediğimiz şey, sonunda hepimizin ortak vicdanını yansıtan bir aynadır.