Bütün soygazlar gaz mıdır ?

Gonul

New member
Bütün Soygazlar Gaz mıdır? Bir Forumdaşın Hikâyesi

Selam dostlar,

Bugün size biraz bilimden, biraz insandan, biraz da hayatın o görünmez dengelerinden bahsetmek istiyorum. Hani bazen bir konuyu anlatırken sadece bilgi vermek yetmez, hissettirmek de gerekir ya… İşte bu hikâye, “Bütün soygazlar gaz mıdır?” sorusuna öyle kuru kuru bir cevap değil; biraz kalpten, biraz akıldan bir yanıt.

Başlangıç: Laboratuvardan Kalbe Akan Bir Hikâye

Bir üniversite laboratuvarında geçiyor hikâyemiz. İki genç araştırmacı: Elif ve Mert.

Elif; empatisiyle, merakıyla, insanlara dokunan yönüyle tanınır. Mert ise sistematik düşünen, strateji kurmadan işe başlamayan, çözüm odaklı bir adamdır. İkisi de kimya bölümü asistanıdır, fakat yaklaşım tarzları birbirinden tamamen farklıdır.

Bir gün profesörleri onlara bir ödev verir: “Soygazların özelliklerini karşılaştırın ve bir sunum hazırlayın.”

Mert hemen not defterini açar, periyodik tabloyu çıkarır, atom numaralarını sıralamaya başlar: “Helyum, neon, argon, kripton, ksenon, radon… Hepsi gazdır. İşte bu kadar basit.”

Ama Elif gülümser, saçını kulağının arkasına atar:

“Mert, belki hepsi gazdır ama acaba hepsi aynı ‘gaz’ mı? Yani sadece fiziksel halleriyle mi tanımlıyoruz onları, yoksa bu soğukluklarının ardında bir anlam mı var?”

Mert, Elif’in sorusuna anlam veremez. “Bilim duyguyla yapılmaz Elif,” der.

Elif ise içten bir tebessümle cevap verir: “Ama bilim de insandır, Mert. İnsan duygusuz öğrenemez.”

Birlikte Araştırma, Farklı Yollar

Sunum hazırlıkları başlar. Mert teknik detaylara dalar; enerji seviyeleri, atom orbitalleri, elektron dizilimleri...

Elif ise bu bilgileri insan doğasıyla bağdaştırmaya çalışır. “Bak Mert,” der, “soygazların dış kabukları dolu, değil mi? Yani artık başka elektrona ihtiyaç duymuyorlar. Tıpkı bazı insanların duvar örmesi gibi... Dışarıdan tam, içeriden yalnız.”

Mert başını kaldırır, bir an duraksar. “Yani diyorsun ki... soy gazlar da yalnız mı?”

Elif gülerek yanıt verir: “Belki de. Çünkü bazen dolu olmak, paylaşacak yer kalmaması demektir.”

Mert bir an düşünür. “Ama aynı zamanda en kararlı haldir o. Tepkimeye girmezler, zarar görmezler.”

Elif gözlerini hafifçe kısar. “Kararlılık bazen donukluktur, Mert. Bir şeyin değişmemesi, yaşamamasıdır belki.”

O an laboratuvarda sessizlik olur. Bunsen beki cızırtılı bir sesle yanarken, iki farklı düşünce birbirine karışır: biri aklın, biri kalbin sesi.

Deney: Maddenin ve İnsanın Hali

Ertesi gün deney yaparlar. Mert basınçlı tüplerden helyum salınımını izler, sıcaklık değişimlerini not eder.

Elif ise tüpten çıkan helyumun hafifliğini, sessizliğini, görünmezliğini hisseder.

“Bak Mert,” der, “helyum hep yukarı çıkar, sanki dünyadan kaçmak ister gibi.”

Mert güler, “Çünkü yoğunluğu düşük, o yüzden yükseliyor.”

Elif ise gözlerini kapar, “Ya belki de sadece özgür olmak istiyordur.”

O an, Mert ilk defa Elif’in bakış açısında bir derinlik görür. Bilimsel bir olguya duygusal anlam yüklemenin, gerçeği bozmadığını; aksine onu daha geniş bir pencereden görmeyi sağladığını fark eder.

Sunum Günü: Zıtların Uyumu

Sunum günü geldiğinde, Elif ve Mert sahneye birlikte çıkarlar.

Mert başlar: “Soygazlar periyodik tablonun en kararlı elementleridir. Dış elektron kabukları doludur, bu yüzden başka atomlarla bağ kurmazlar.”

Sonra Elif sözü alır: “Ama tıpkı bazı insanlar gibi, bağ kurmamak da bir seçimdir. Çünkü her bağ, biraz enerji ister. Her temas, biraz risk.”

Salon sessizleşir. Kimya hocaları bile bu beklenmedik yoruma şaşırır.

Elif devam eder: “Soygazlar gazdır, evet. Ama belki de biz onların kararlılığını huzurla karıştırıyoruz. Bazen kararlılık, yalnızlığın ta kendisidir.”

Mert mikrofona eğilir, sesini alçaltır: “Ama bazen de o yalnızlık, kendini korumanın en saf halidir.”

İkisi birbirine bakar. Bu, bir fikir birliği değil, bir denge anıdır.

Sonuç: İnsan da Bir Soygaz mıdır?

Sunumun ardından sınıfta alkışlar kopar. Profesörleri gülümseyerek yaklaşır:

“Güzel iş çıkarmışsınız. Bilimsel doğrulukla duygusal derinliği birleştirmek… Zor iştir.”

Elif ve Mert laboratuvardan çıkarken konuşurlar.

“Bütün soygazlar gaz mıdır?” diye sorar Elif.

Mert gülerek yanıtlar: “Evet, ama her gaz aynı havayı solumaz.”

Elif başını sallar, “Ve her yalnızlık aynı sessizlik değildir.”

İkisi de fark eder ki; bilimde olduğu gibi hayatta da tek bir doğru yoktur.

Bazı insanlar helyum gibi hafif ve kaçar, bazıları argon gibi sabit ve sessizdir.

Kimi neon gibi parlar, kimi radon gibi karanlıkta kalır.

Ama hepsi, kendi halince birer “gaz”dır; görünmez, ama var.

Forumdaşlara Mesajım

Dostlar, belki de hepimiz birer soygazız bu hayatta.

Dış kabuğumuz dolu, tepkimeye girmiyoruz; çünkü kırılmaktan korkuyoruz.

Ama belki de Elif gibi düşünmenin zamanı gelmiştir:

“Bilim bile duygusuz ilerleyemez, çünkü atomların bile hikâyeleri vardır.”

Peki sizce?

Bütün soygazlar gerçekten sadece gaz mıdır, yoksa bazılarımız gibi duygularını saklayan, kendi kararlılığında hapsolmuş ruhlar mıdır?

Cevaplarınızı bekliyorum forumdaşlar…

Belki de bu konuda hepimiz aynı deneyin parçasıyız.